Kars'ta CHP İl Başkanı Değişti!

Cumhuriyet Halk Partisi Kars’ta 38’inci olağan kongresini gerçekleştirdi.

Tacettin DURMUŞ
Mevcut İl Başkanı Taner Toraman’ın aday olmadığı kongre sonucunda partisinin eski merkez ilçe başkanı ve milletvekili adayı Onur Uludaşdemir CHP Kars İl Başkanı seçildi.
Halk Eğitim Merkezi Çok Amaçlı Salonda gerçekleştirilen kongrede, Onur Uludaşdemir ve Hasan Ahmetoğlu Kars İl Başkanlığı için yarıştı. 72 delegeden 69'unun oy kullandığı kongrede; Onur Uludaşdemir 44 , Hasan Ahmetoğlu ise 25 oy aldı. 3 delege ise il dışında oldukları için oy kullanamadı. Bu sonuçla CHP Kars’ta il başkanlığı görevini Onur Uludaşdemir’e vermiş oldu.
Kongreye CHP Kars Milletvekili İnan Akgün Alp, İstanbul Milletvekili Ali Gökçek, CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Gençosman Killik, Buca Kadın Kolları Başkanı Pervin Senem, PM üyesi Nevaf Bilek ve millet ittifakının il başkanları katıldı.
CHP KARS MİLLETVEKİLİ İNAN AKGÜN ALP, “HİÇ KİMSE CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANINI KUŞATAMAZ!”
Kongrede konuşan CHP Kars Milletvekili İnan Akgün Alp, partisinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sahip çıktı.
Alp konuşmasında 14 Mayıs seçimlerinin hemen ikinci gününden itibaren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik bir istifa kampanyası ile birlikte adeta ‘Sen kalk ben oturayım’ mantığıyla bir furya başlatıldığını söyledi.
Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanını kuşatılamayacağına dikkat çeken CHP Kars Milletvekili İnan Akgün Alp şunları söyledi:
“Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanını trol saldırısına maruz bırakılamaz. Bu parti akşam sabah televizyonlarda yıpratma kampanyalarına maruz bırakılamaz. CHP ‘sen kalk ben oturayım, babam sana koltuk vermişti sen de bana şirket ver’ denilecek bir mekan değildir. Bu partinin kuralları ve kurumları vardır. Bu parti kendi mecrası içerisinde kendi delegasyonuyla kendi yöneticileriyle yolunu bulacaktır.
BİZ BU SEÇİMİ NİYE KAYBETTİK?
14 Mayıs seçimi korku ile umudun seçimiydi. Maalesef korku baskın geldi. Topluma 2 türlü korku pompaladılar. AK Parti kaybederse; 20 yıllık kendi akıbetini kendi akıbeti ile eşitlemiş kişilerin başına ne gelir’ diyenlerin korkusu var. Bir de 2015 Haziran’ından 2015 Kasım’ına kadar toplumda yaşanmış hop hoplama hadiselerini bir an için hafızalarınızda tazeleyin. Bir de toplumda kendisi gibi olmayan insanları korkuttular. Bu korku ile umut mücadelesi sırasında kim ki umudunu kırmıştır, kim ki korkuyu beslemişse, işte bu sonucun sorumlusu da onlardır. Bir bakalım seçim öncesi nerede umutlarımız kırıldı. Hangi hareketler bize yılgınlık, hangi hareketler, hangi siyasi müdahaleler bize seçimi kaybettirdi. Acaba hangi müdahaleler seçimi kaybeder miyiz, acaba Kemal Bey kaybeder mi?’ duygusunu göğüsledi. 6 ay boyunca bur tartışmayı canlı tuttular. ‘Kazanacak aday, kaybedecek aday, yok en çok korkulan aday, yok bilmem ne aday diye’ diye sürekli tartıştırdılar. Bu tartışma toplumun belli kesimlerinde seçime yönelik olumsuzlukları sürekli körükledi. Aylar boyunca genel başkanımıza yönelik olarak televizyon programlarında hep aynı insanlar, muhalif görünümlü bazı muhalifimciler çıktı. ‘O aday olursa, bu aday olursa oy veririm veya vermem’ tartışmaları aylarca devam etti. Bu böyle devam ettiği müddetçe toplum umutsuzluğa kapılır.
BİZ BİR PLANA KARŞI SEÇİMİ KAYBETTİK
Bu tartışmaları neden yapmış olabilirler! Bu konu hiç de tesadüf değildir. Biz bir plana karşı seçimi kaybettik. Plan şuydu: Kazanma ihtimalleri zaten yoktu. Her türlü veriye göre muhalefet cephesi yüzde 55’e 45 seçimi kazanacaktı.
Plan şuydu: Kaybettirerek kazanmayı denediler. Kendi aramızdaki bariyerleri sürekli kaşıdılar. Kendi aramızdaki liderlik olgusunu sürekli kaşıdılar. Aslında kendileri kazanmadılar bir kaybettirdiler. Hani seçim arifesinde ‘plana sadık kal, plana sadık’ kal diye sürekli biri birlerini uyarıyorlardı ya. Sinan Oğan sürekli televizyonlara çıkıyordu ya plana sadık kal diye. İşte geçen haftaki tartışmalara bakın. Sinan Oğan 30 milyona malikane, 12 milyona araba alanlar kimler se; kaybettirme operasyonunun piyonları da onlardır. Kaybettirmenin aşmaları nerelerden başladı, kimler bu işe alet oldu? Seçimden sonraki planın aşamaları nelerdir, kimler bu işe alet olmaktadır! Bunu doğru anlayabilmek için Sayın Genel Başkanımızın seçim öncesi stratejisini doğru anlamamız lazım.
KENDİSİ GİBİ OLMAYAN HERKESE KARŞI ÖTEKİLEŞTİRİCİ BİR POLİTİKA İZLERLER
Sayın Erdoğan ve Erdoğan benzeri liderler dünyanın birçok yerinde yönetimdeler. Bu liderlerin aslında birbirine çok benzeyen yönleri ve taktikleri vardır. Bunlar kendisi gibi olmayan herkese karşı ötekileştirici bir politika izlerler. Bunlar kendi tabanlarını kontrol edebilmek için sürekli bir ideolojik bezleme yaparlar. Ekonomik besleme yaparlar. Devlet imkanlarını kendi kafalarına göre kullandırırlar. Amaçları toplumu ikiye ayırmak, kendisi gibi olmayan herkesi sistemin dışına itelemek ve kendisi gibi olamayan insanların bir daha kendisi karşısında bir araya gelmesini engellemektir. Onların kabus senaryosu şudur: otoriter yönetimler için, sağ popülist yönetimler için bugün Türkiye’nin de örnek gösterildiği türde yönetimler için kabus senaryosu, kendisi gibi olmayan her kesi bir arada toplam senaryosu onlar için kabustur.
İşte Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim öncesi stratejisinin en büyük başarısı budur. Yıllarca bir araya gelemeyen kesimleri bir araya getirmeyi başarırken her kes alkışladı. ‘Helal olsun Kemal Kılıçdaroğ’lu’na, Sağcısını solcusunu, dindarını, muhafazakârını, laiklerini, Kürtleri, Türkleri, Alevileri, Sünnileri bir araya getirdi “diye her kes alkışladı. Eğer bu nifak tohumları olmasaydı da 2 puana daha almış olsaydık bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nun doktrini bütün dünyada söylenir, bütün dünyada otokritik yönetimlerin işbaşından gönderildiği bir model olarak emsal gösterilirdi. İşte bu oyunlarla, bu oyunlara alet olanlarla bizleri bozdular.
KEMAL KILIÇDAROĞLU’NU SEÇİM STRATEJİSİ YANLIŞ DEĞİLDİ
Kemal Kılıçdaroğlu’nu seçim stratejisi yanlış değildi. Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 70’e yüzde 30 bir sağ ve sol dengesi içerisinde ve yüzde 20 – 25 bandında bir partiyi yüzde 50 artı 1 oranına yetiştirmek için ne yapsaydı? 25 oy alıyorsunuz 50 oya ihtiyacınız var. Kendin gibi olmayan insanlarında oyunu almak zorundasın. Var mı bunun başka bir çaresi. Türkiye’yi başkanlık modeline 50 + 1 hesabına mahkum edenler zaten zamanında bunu böyle düşündüler. Bir daha hiç kimse bizim karşımıza bu sonuçla gelmesin diye düşünmüşlerdi. Ama Kemal Kılıçdaroğlu çıktı ve bu oyunu bozdu. Ne yapsaydı? Yüzde 23 oyunuz varken yüzde 51 oya ihtiyacını var. Biz bu beraberliği bozarsak biz bu yüzde 48’in kıymetini bilmezsek diğer partilerin bu oyu alabilme şansı var mı. Bizim bundan sonra da bir arada olmamız gerekir. “

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kars Haber Haberleri