Prof.Dr. Cevdet Bozkuş

Prof.Dr. Cevdet Bozkuş

Deprem Gerçeği

Prof. Dr. Cevdet Bozkuş

Falih Rıfkı Atay 1939 Erzincan depremi sonrası ulus gazetesinde yazısında : ‘’Can kaybının mesuliyetinin inşaat kusurlarına ait olması bize cidden ağır geliyor.’’ demiştir. Aradan 85 yıl geçti değişen bir şey yok.

İşte en son bir yıl önce 06.02.2023 günü olan Kahramanmaraş Pazarcık-Elbistan depremleri 11 ili etkilemiş, can ve mal kaybı çok büyük olmuştur. En son bilgiye göre 53 578 can kaybı olmuş, 227027 bina yıkılmış ve ağır hasar görmüştür. Bu ağır sonucun sebebi, denetimsiz ve depreme karşı dayanıksız yapılaşmadır. Deprem sonrası ise müdahalede de çok hazırlıksız ve yetersiz kaldığımız bu son deprem görülmüştür. Yani deprem öncesi ve sonrası önlemlerimiz yok gibi. Devletin ilgili kurumları bu depremler karşısında aciz kalmıştır. Bir yıl geçmesine karşın deprem sonrası sorunlar hala çözülememiştir.

1900 yılından sonra ülkemizde olmuş depremlerdeki can kaybı 146 910 dur. Kahramanmaraş depremleri son 123 yılın en fazla can ve mal kaybına sebep olan depremler olarak tarihe geçmiştir.

Bugüne kadar olan depremlerin sonuçlarından, hala ülkenin deprem gerçeğini anlamamış ya da anlamış işlerine gelmediği için gerekli önlemleri almamış olan iktidarlar sorumludur. Bu konudaki sorunlar;

  1. Siyasetin yeterince duyarlı olmayışı. Ülke sorunlarını çözememişler ve her alanda sorunlu bir ülke haline gelmişiz.
  2. Depremi ciddiye almamışız. Depremlere karşı hiçbir önlem alınmamış, ülke ve millet bundan çok zarar görmüştür.
  • Kahramanmaraş depremlerine ilk 2-3 gün yeterli müdahale edilmemesi, bu tür büyük depremlere karşı hazırlıklı bir ülke olmadığımızı gösterir.
  • 1939 Erzincan depremi 32 962,
  • 1999 Gölcük depremi 17408,
  • 2023 Kahramanmaraş Pazarcık-Elbistan depremleri 53 578 can kaybı olmuş. Ayrıca çok büyük ekonomik kayıplar meydana gelmiş.
  • 25 yıldır Marmara depremi gelmek üzere duymayan kalmadı. Hangi tedbir alındı. Ortada alınmış ciddi bir tedbir yok. Şunu herkes bilsin ki Marmara depremi bugüne kadar olmuş depremlerden çok daha acı sonuçları olacaktır.
  • 22 yıllık iktidarın son 5 yıl Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanı olan Murat Kurum İstanbul büyük şehir belediye başkan adayı olmuş ve İstanbul u depreme dirençli bir şehir haline getireceğini söylüyor. Bugüne kadar neden yapmadınız. Aklınız nerdeydi. Dalga mı geçiyorsunuz. Sonra siz İstanbul a ihanet ettiğinizi söylemediniz mi.
  1. İmar afları ile hasarları artırmışız. 1948 yılından sonra 15 defa imar affı çıkarılmış. 2018 imar barışı ile Türkiye genelinde toplamda 3 152 000 konuta, deprem etkilenen 11 ilde ise 294 000 konuta oturma izin belgeleri verilmiştir. İmar afları öncesinde af kapsamına alınacak yapıların depreme dayanıklılığı test edilse, sağlam yapılara af, dayanıksız yapılar kapsam dışı tutulsaydı bu yıkımlar yaşanmazdı. Hatay da hizmet verecek hastane binası kalmamış. İmar afları neden ve ne zaman yapılmışlardır. Seçimler öncesi oy için. Bütçeye gelir sağlamak için. Bu anlayışın sonucu ortada.
  2. Yeterli olmayan yapı denetim sistemi. Yapı denetimin ücretini müteahhit ödüyor. Böyle bir sistemde olmaz. Denetim ne kadar ciddi yapılır. Yapı Denetim Kuruluşları birliği açıklamasında sigorta şirketleri ile %8 paylaşımında anlaşamadık. Depremlerde yıkılan binalarla ilgili ortada tam bir sorumlu yok. Hatay'ın Antakya ilçesinde 12 katlı ve 250 daireli Rönesans Rezidans sitesi depremle birlikte yerle bir oldu. Yaklaşık 1000 kişi öldü. Başka illerdeki yapı ve sitelerde benzer yıkımlar. İyi bir denetim sistemi olsaydı bu yıkımlar olmazdı. Bu kadar insan kaybetmezdik. Para kazanma hırsı insanlığımızı unutturdu. Bizde 350 000, Almanyada 3500 müteahhit var.
  3. İmalat sonrası denetimsizlik. İmalat sonrasında yapılarda giriş kat kolonların kesilmesi, ilave katlar yapılması gibi değişiklikler hasarları artırmıştır.
  4. Faylar üzerinde ve yakınındaki yerleşim merkezlerinde, yapı stokunun envanteri çıkarılarak gerekli önlemlerin alınmamıştır.
  5. AFAD yetersiz kalmıştır. Deprem sonrası koordine olamamış ve zamanında müdahale edememiştir.
  6. Çarpık kentleşme, sağlıksız ve kaçak yapılaşma, altyapı eksikliği yerleşim merkezlerinin çok önemli sorunu olarak devam etmektedir
  7. Deprem sonrası toplanma alanları ya yok ya da yetersiz.

Ne yapmalıyız

Ülkemizin, düzensiz ve plansız kent yapıları, yüksek riskli yapı sistemleri, mevcut yapı stokumuzun güvensiz durumu, yapı denetim sisteminin yetersiz oluşu, İmar afları ve denetimsizlik çok önemli sorunlar oluşturmaktadır.

1948 yılından beri 15 defa imar affı çıkarılmıştır. Sorunları imar afları ile örtmüşüz. Bu İmar aflarını niye yaptılar. Bütçeye gelir elde etmek için. Ama sonuçları çok ağır olmuştur. Bu sonuçlardan sorunları erteleyen ve imar afları ile örten yöneticiler sorumludurlar.

Gelin artık bilimselliği önemseyerek gerekli tedbirleri alalım.

  1. Yetkili Afet Bakanlığı kurulmalı. Bazı ülkelerde olduğu gibi başta deprem olmak üzere afetler bilimsel yaklaşımlar ile ciddiye alınmalı ve zararları asgariye indirilmelidir.
  2. Haritada görüldüğü gibi deprem üreten aktif faylar biliniyor.
  3. Bu fayların yada parçalarının deprem üretmiş olanları ve deprem üretme riski taşıyanları belli. Ancak fayların yerini değiştiremeyiz.
  4. Bu fayların üzerinde ve yakınında yer alan 1. derecede etkilenecek köy, ilçe ve iller belli.

O halde bugüne kadar almadığımız tedbirler nedeniyle yaşadığımız acıları bir daha yaşamamak için ne yapmalıyız. Bu kadar can kaybettik. Ateş düştüğü yakar. Nedir bunlar;

  1. Yapı denetim sistemi kesinlikle değiştirilmeli. Yapı denetiminde planlama, tasarım, üretim ve denetim süreçlerinin yeniden düzenlenmesine ve meslek odalarının sürece daha etkin katılımını sağlayacak yeni bir tasarım, üretim ve denetim süreci modeline ihtiyaç vardır. Tek sorumlu yapı denetim kuruluşları ya da sigorta sistemi olmalı
  2. Ülke genelinde 1. Derece deprem riskli yerleşim merkezlerinde, yapı stokunun envanteri çıkarılmalıdır. Bu uzun zaman alacağı için öncelik deprem beklenen yerleşim merkezlerinde başlanmalı.
  3. Hasar görmesi ve yıkılması muhtemel binalar belirlendikten sonra gerekli yasal alt yapı oluşturmalı, sahipleri ikna edilmeli ve en kısa zamanda gereği yapılmalıdır.
  4. Beklenen Marmara depremi nedeniyle İstanbul başta olmak üzere Marmara çevresindeki yerleşim merkezlerinde zaman kaybetmeden yapı stoku envanteri çıkarılmalı ve gereği yapılmalıdır. 1999 Gölcük depreminden 25 yıl geçti.
  5. Vatandaş da deprem bilincini geliştirmek için ilk, orta ve yüksek öğretim proğramları yeniden düzenlenmelidir. Japonya da olduğu gibi.
  6. Türkiye sorunları önceliğinde deprem ciddiye alınmalı ve anayasal zorunluluk olan vatandaşının mal, can güvenliğini sağlanmalıdır. Popülist politikalar ve projelerden vazgeçilmelidir.

Deprem sonrası yaşananlar:

  1. Şehirler, ilçeler, köyler değişik oranlarda enkaz halinde
  2. Onbinlerce can kaybı, yüzbinlerce yaralı ve çok büyük ekonomik kayıplar.
  3. Deprem kişilerde şok, şaşkınlık, öfke, çaresizlik, güçsüzlük, güven kaybı, kontrol kaybı, ölüm korkusu duygularını ortaya çıkarır. Herkes için en güvenli yer anlamı taşıyan evleri, yuvaları artık bu anlamından uzaklaşıp korku, kaygı ve güvensizlik temelli bir anlam taşımaya başlar. Tüm ailesi yok olanlar. Baba hayatda diğerleri yok. Anne hayatta diğerleri yok. Çocuk hayatta diğerleri yok. Yakınlarını bulamayanlar.
  4. Hayatda kalanlar yaşadıkları deprem şoku ile korku ve derin üzüntü içindeler. Yaşadıkları yerlerin harap hali. İşini, malını kaybetmiş, bir çaresizlik içinde ne yapacaklarını bilemeyenler. Nereye gideceklerini bilemeyenler. Bir umutsuzluk içinde başka yerlere göç edenler. Kısaca her şeylerini kaybetmiş insanların acı dramı.
  5. Birebir depreme maruz kalmayan ama haberlerde gören, takip eden, sosyal ve duygusal olarak maruz kalan kişilerde de ikincil travma denilen durum ortaya çıkar. Onlar da yaşamış gibi etkilenmekte, yaşayanlara yönelik yoğun bir üzüntü, çaresizlik, kaygı ve suçluluk duyguları yaşayabilmektedirler. Aynı zamanda benzer bir felaketi kendilerinin yaşamasına yönelik yoğun korku ve kaygı hissedebilirler.
  6. Bu millet bunları yaşamayabilir. Sebep yönetenler ve sistemimiz : Her alanda sorunluyuz
  7. Bu işler dürüst, liyakatlı, onurlu ve sorumlu siyasetçi ve devlet adamları ile olur. Nasıl mı. İşte Kobe Belediye Başkan ve Yardımcısı gibi. 17 ocak 1995 Kobe depremi, Belediye başkanı depremin üçüncü günü şehre su veremediği için intihar etti. Kobe Belediye Başkan Yardımcısı Tagumi Ogawa, imar işlerinden sorumluydu. 14 ayda yeni evler inşa ederek, tüm Kobelileri içlerine yerleştiremediği için kendini yaktı.

Son söz siyaseti ve siyasetcileri düzeltmediğimiz sürece ne depremi, ne de diğer sorunları çözemeyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR