Yapılmak istenen bir rejim değişikliğidir. Egemenliğin tek bir elde toplandığı otoriter rejime geçiştir. Güçlerin bir kişinin elinde toplayan bir rejimdir. Cumhurbaşkanının hem yürütmeyi hem yasamayı, hem de yargıyı eline geçirdiği bir dikta rejimidir. Devletin yönetimi tek başına Cumhurbaşkanına devrediliyor. Bu sistemde Başbakanlık kalkıyor. Bakanlar kuruluda kalkıyor. Cumhurbaşkanı istediği kişileri Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atayabilecek. Bakanları da kendisi atayacak ve istediği zaman bunları görevden alabilecek. Meclis, Cumhurbaşkanını denetleyemeyecek, hesap da soramayacak. Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanların suç işledikleri zaman yargılanabilmeleri için önce Meclisin 301 milletvekilinin soruşturma açılmasını isteyecek. Sonra Meclisin 360 Milletvekilinin soruşturma açılmasına karar vermesi gerekecek. Daha sonra Yüce Divana sevk için Meclisin 400 Milletvekilinin karar vermesi gerekecek. Bu oranlar sağlanamazsa yargılanmaları mümkün olmayacak. Cumhurbaşkanı hem parti üyesi hem de isterse genel başkanı olabilecek. Parti genel başkanı olarak milletvekili listesi yapabilecek. Yargı siyasetin emrine girecek. Cumhurbaşkanı hiçbir gerekçe göstermeden Meclisi fesih etme yetkisiyle donatılıyor. Tarihimizde Büyük Atatürk’e dahi bu yetki verilmemiştir. Atatürk bütün milli mücadeleyi ve sonrasındaki devrimlerin Milletin Meclisi ile birlikte yapmıştır. Yargı tümüyle Cumhurbaşkanının emrindeki bir organ olacak. Adalet dağıtmayacak.

Cumhurbaşkanının sopası olarak kullanılacak. Bu anayasayla bir diktatör yaratırız. Her şeye dokunan ama kendisine dokunulamayan bir diktatör ortaya çıkar. Etkisiz, yetkisiz, aciz ve sembolik bir Meclis ortaya çıkar. Meclisi mezara, Demokrasiyi tarihe gömeriz dedi